Eskülap Yılanı

Tanım ve Genel Bilgiler
Eskülap yılanı, Avrupa’ya özgü zehirsiz bir yılan türüdür. 2 metreye ulaşabilen boyuyla Avrupa yılanlarının en büyükleri arasındadır. Erişkinler koyu, ince, uzun bir vücuda sahiptir. Yumuşak pulları türe metalik bir parlaklık verir. Karın bölgesinin rengi sarı ve kirli beyaz arasında değişkenlik gösterir. Erişkinlerde renge bakılarak cinsiyet ayrımı yapılamasa da erkekler dişilerden daha uzundur. Gençler daha açık renkleri ve kafalarındaki sarı halkayla Avrupa’da yaşayan başka bir zehirsiz yılan türü olan Yarı sucul yılanla karıştırılabilirler. Türün melanistik, erithristik ve albino formları da belgelenmiştir. Ortalama yaşam süresi 25-30 yıldır.

Habitat ve Dağılım
Orta derecede nemli, ılıman ormanları tercih eder. İnsanlara karşı pek çekingen değildirler, sıklıkla parklarda, bahçelerde ve terkedilmiş binalarda görülebilirler. Avrupa’nın büyük kısmında bulunur. İngiltere’de kafes kaçkını bireylerin oluşturduğu popülasyonlar mevcuttur.

Diyet ve Yırtıcılar
Erişkinlerin temel besinleri kemirgenlerdir, ancak küçük kuşlar ve yumurtalar ile de beslenirler. Gençler eklembacaklılar ve küçük kertenkeleler ile beslenirler. Avlarını boğarak öldürürler.
Doğal düşmanları porsuk, sansar, tilki, yabandomuzu, kirpi ve çeşitli yırtıcı kuşlar gibi birçok yırtıcıyı kapsar. Genç bireyler başka yılan türleri tarafından yenilebilir. Ayrıca kedi, köpek ve tavuklar gibi evcil türler tarafından da yenilebilirler.

Davranış
Gündüzleri aktiftirler. Yılın sıcak aylarında, daha çok sabahın erken saatlerinde ve akşamüzeri ortaya çıkarlar. Avrupa’daki diğer yılan türleri gibi kış uykusuna yatarlar. Çok iyi tırmanıcılardır ve tırmanmayı severler. İnsanlarla temas halindeyken, muhtemelen onlara doğal ortamlarında kamuflaj sağlayan renklerinden dolayı oldukça sakin olabilirler. Genellikle kaçıp saklanırlar, ancak köşeye sıkıştırılırlarsa bazen yerlerinde durabilirler ve ağzın çiğneme benzeri bir hareketiyle ve ara sıra ısırarak rakiplerini caydırmaya çalışabilirler.

Üreme
Üreme, ilkbaharda kış uykusundan sonra, tipik olarak Mayıs ortasından Haziran ortasına kadar yıllık olarak gerçekleşir. Bu süre zarfında yılanlar aktif olarak birbirlerini ararlar ve çiftleşme başlar. Rakip erkekler, amacı rakibin kafasını kendisininkiyle veya vücudunun kıvrımlarıyla aşağıya indirmek olan ritüel kavgalara girerler; ısırma meydana gelebilir ancak yaygın değildir. Gerçek flört, erkek ve dişi arasında zarif bir dans biçimini alır, vücutların ön kısımları S şeklinde yükselir ve kuyruklar birbirine dolanır. Erkek ayrıca dişinin kafasını çenesiyle kavrayabilir.
4-6 hafta sonra 10 kadar yumurta dişi tarafından sıcak ve nemli bölgelere bırakılır (yaprak yığınları, saman balyaları, ağaç köklerinin altı, odunluklar vb.). Yumurtalar çatlamadan önce yaklaşık 8 (6 ila 10) hafta inkübe edilir.

Kültürel Etkileşim
Türün ismi, Yunan ve Roma mitolojisinde iyileştirme tanrısı olan Asklepios’tan gelir. Bu tür Pagan Romalılar tarafından kutsal kabul edilmiş ve Asklepios tapınaklarında beslenmiştir. Asklepios tasvirlerinde ve modern tıbbın çeşitli sembollerinde kullanılan çift yılanlı asadaki yılan türü Eskülap yılanıdır.

⚕︎ → Eskülap sembolü

Oluklu Kertenkele

Tanım ve Genel Bilgiler
Oluklu kertenkeleler (Pseudopus apodus) her ne kadar görünüş olarak yılanlara benzeseler de isimlerinden de anlayacağınız üzere yılan değil, kertenkele olarak sınıflandırılırlar. Kertenkele olarak sınıflandırılmalarının asıl nedenleri kulak deliklerinin olması ve göz kapaklarına sahip olmalarıdır.
Oluklu kertenkelelerin gövdelerinin yarısını kuyrukları oluşturur. Sürüngen ve kuşların bağırsak çıkışı olarak adlandırılan kloaktan sonra asıl gövdeleri yerini uzun kuyruğa bırakır. Tehlike anında tıpkı diğer kertenkeleler gibi kuyruklarını bıraktıkları bilinmektedir. Kaybedilen kuyruk eskisi gibi rejenere edilebilir. Fakat unutulmamalıdır ki kuyruk çoğu kertenkele için besin ve yağ deposu olarak kullanılır. Kaybedilmeleri halinde ödenen bedel büyüktür. Hatta bazı örneklerde ölümcül olabilmektedir. Yine de bırakılan kuyruk adaptasyonu evrimsel ekonominin sıkı hesabından kurtulabilmiş, kertenkeleler arasında yayılabilmiştir. Ne de olsa yaşam her zaman bir şansı hak eder!
Oluklu Kertenkelelerin silindirik olan vücutlarının 150 cm boyuna ulaşabildikleri bilinmektedir. Yavrular ve yetişkinler görünüş olarak farklı oldukları için ilk bakışta ayırt edilebilirler. Yavruların sırtı grimsi bir renktedir ve koyu kahverengi çizgileri vardır. Yetişkin bireylerde ise sırt kısmı kızılımsı bakır renktedir ve karın kısmı sarıdır. Başlarının üstü keratin pullarla örtülüdür. Yetişkin Oluklu Kertenkelelerde sırt pulları karinalı (çıkıntılı) iken, yavrularda tüm vücut karinalıdır. Keratinden oluşmuş pullarının altında kemik plakalar bulur. Bu durum Oluklu kertenkeleleri bir tank gibi korunaklı yapsa da kemik plakalar yılanlar kadar esnek olmalarına müsade etmez. Ayrıca kloak bölgesinin yanlarında mahmuz şeklinde çıkıntı olarak kalmış iki adet körelmiş bacakları bulunur. Bu inanılmaz kertenkelenin 50 yıla kadar yaşayabildiği bilinmektedir.

Ekolojik Dağılım ve Habitat
Küresel olarak baktığımızda Orta Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya civarlarında yaşadıklarını söyleyebiliriz. Ülkemizde ise çoğunlukla kıyı şeritleri olmak üzere bir çok yerde görülebilirler. Açık yamaçlar, vadi yamaçları, taşlık alanlar, fundalık ve makilik alanlarda yaşadıkları bilinmektedir. Ayrıca bazen kemirgen yuvalarına saklandıkları da gözlemlenmiştir.

Davranış ve Etoloji
Korkutulduğu zaman yukarıda belirttiğimiz gibi kuyruklarını bırakırlar. Fakat çoğunlukla tıslamak, çok nadir olsa da ısırmak (zehirli değillerdir) ve kendilerine has kötü bir koku bırakmakla yetinirler. Tehdit edildiklerinde zehirli yılanları taklit ederek kıvrıldıkları da görülmüştür.
Çiftleşmeden 10 hafta sonra, 8-10 adet yumurta dişi tarafından bir taşın altına bırakılır. Genelde yumurtalar çatlayana kadar yumurtalarını korudukları bilinir. Yumurtalar bırakıldıktan 45-55 gün sonra 15 cm boyunda yavru oluklu kertenkeleler dünyaya gelir.

Diyet
Oldukça geniş olan menülerinde çekirgeler başta olmak üzere eklem bacaklılar, diğer kertenkeleler, salyangozlar, küçük fareler ve fare yavruları hatta kuş yumurtaları ve yavru kuşlar bile bulunmaktadır.

İnsanlarla Etkileşim
Ne yazık ki bu zararsız canlılar, bilinçsiz insanlar tarafından yılan zannedilip öldürülmektedir. Ayrıca ülkemizde yaşayan çoğu yılan türü de aynı bu sevimli kertenkele gibi zehirsiz ve zararsızdır. Zehirli olan türler ise yalnızca rahatsız edildiklerinde saldırma davranışı gösterirler.
Oluklu kertenkeleler aynı zamanda egzotik hayvan ticaretinde de kullanılmaktadır. Yabani bir hayvanı doğasından koparıp oyuncak gibi satmak elbette etik dışı bir davranıştır. Hiçbir türü doğasından koparmayın!

Etimoloji
Halk arasında yaygın olan bu isim adını oluklu kertenkelenin gövdesinin yan taraflarında bulunan girintilerden alır. Bu girintilerde kemik olmadığından canlıya esneklik sağlar ve nefes alırken esneyerek akciğerlerin baskılanmasını önler.
İngilizce "glass lizard" yani cam kertenkele olarak bilinir. Nedeni ise bırakılan kuyrukların birkaç parçaya bölünebilmesinden kaynaklanır. Ayrıca Rusçada "sheltopusik" ismiyle anılan sevimli canlımız, anlamını renklerinden almıştır. Kelimesi kelimesine çevrildiğinde "sarı göbek" anlamına gelmektedir.

İstanbul'un Gece Hayatı

İstanbul'un asıl sahiplerinin gece hayatı...
İstanbul'daki ilk fotokapan çalışmam. Gayet verimli olduğunu düşünüyorum :) İstanbul gibi bir mega şehirde yaban hayatının hala ayakta kalması ve bu kadar çeşitlilik barındırması umut verici.
Beğenilerinize sunuyorum...
 

İğneada Longoz Ormanları

Kırklareli’nin en önemli ve en büyük sulak alanları İğneada Longoz Ormanları ve içerisindeki göller ve bu göllerin çevrelerindeki sazlık ve bataklıklardır. Longoz Ormanları içerisinde yer alan Erikli Gölü, Mert Gölü, Saka Gölü, Hamam Gölü ve Pedina Gölü önemli sulak alanlardır. Coğrafi konumu itibariyle Longoz Ormanları kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye doğru göç eden kuşların rotası üzerinde yer aldığından ve Kırklareli’nin en önemli sulak alanı ve karasal ekosistemini oluşturmasından dolayı da stratejik bir öneme sahiptir.

Longoz Ormanları, Yıldız (Istranca) Dağları’ndan Karadeniz sahillerine doğru akan derelerin taşıdığı alüvyonların birikmesi ve bölgenin mevsimsel olarak sular altında kalması sonucunda oluşmuştur. Bu alanda yayılış gösteren Avrupa'nın güneydoğusuna özgü dişbudakmeşe-kızılağaç orman tipinin en sulak bölümlerinde kızılağaç ve dişbudak, nispeten daha kuru bölümlerde ise saplı meşe başta olmak üzere çeşitli meşe türleri baskındır. Bu orman toplulukları Karadeniz'in güneybatı sahillerinde görülen çok nadir ve önemli habitatlar olup, “longoz” şeklinde adlandırılırlar. Kış ve ilkbahar aylarında tamamen sularla kaplı, yaz ve sonbahar aylarında kısmen suyu çekilen ancak taban su seviyesi oldukça yüksek, organik madde bakımından zengin asidik topraklar üzerinde gelişen bu subasar ormanlar, bünyesinde barındırdıkları sarılıcı bitkileriyle de tropikal ormanları andıran bir görünüme sahiptirler.

Rezve Deresi, Bulanık Dere, Papuç Dere ve diğer dereler boyunca yer alan doğal bitki örtüsünün bulunduğu kesimler ve Longoz Ormanları içerisinde yer alan göller ve çevresindeki sazlıklar ve bataklıklar özellikle göçmen kuşlar tarafından barınma, beslenme ve üreme yeri olarak kullanılmaktadır. Kuşlar varlıklarını sürdürebilmeleri için, barınmaları, beslenmeleri, üremeleri ve korunmaları için uygun yaşam ortamlarına ihtiyaç duyarlar. Longoz Ormanları, içinde barındırdığı göller ve sazlıklarla kuşlar için en uygun ekosistemlerden biridir.

Longoz Ormanlarının Koruma Statüsü: İğneada Longoz Ormanları, Önemli Kuş Alanları (ÖKA) listesinde yer almaktadır. Karadeniz kıyısında Türkiye-Bulgaristan sınırında yer alan bu ÖKA, mevsimsel subasar ormanların, bataklıkların, tatlısu göllerinin ve kıyı kumullarının bir arada bulunduğu bir bölgedir. 1978'de ÖKA'nın büyük bir bölümü Av ve Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edilmiştir (5399 ha). ÖKA’nın güneyindeki 1345 hektarlık bir bölüme 1988 yılında Tabiatı Koruma Alanı statüsü verilmiştir. 1990 ve 1991'de ise bölgenin tümü iki aşamada Sit Alanı ilan edilmiştir. 2007’de daha önce Tabiatı Koruma Alanı, Doğal Sit, Yaban Hayatı Koruma Sahası gibi çeşitli statülere sahip ve birbirinden ayrı parçalar halinde yer alan korunan alanlar (3155 ha), Milli Park olarak ilan edilmiştir.

Son yıllarda özellikle küresel ısınma, yoğun sanayileşme, konut ve tarım arazileri edinme, termik ve nükleer enerji santralleri, rüzgar enerji santralleri (RES) gibi birçok olumsuz çevresel etkenler nedeniyle bu doğal alanların yapısı olumsuz yönde hızla değişmektedir. İğneada Longoz Ormanları çok kırılgan hassas ekosistemlerdendir. Doğal olarak bu olumsuz çevresel etkenler, İğneada Longoz Ormanları ve üzerinde barındırdıkları canlıları da direkt veya dolaylı olarak etkilemektedir. Bu olumsuzluklardan en çok etkilenen canlıların başında da kuşlar gelmektedir. Kuşların korunması hakkında birçok koruma çalışmaları yapılmış olsa da son 25 yılda küresel ölçekte kuşları tehdit eden etkenler engellenememiştir. Bu yüzden kuşların küresel, bölgesel ve yerel boyutta durumlarının tanımlanması ve izlenmesi oldukça önem taşımaktadır.

İğneada Longoz Ormanlarının önemli bir kuş potansiyeline sahip olması ve bu bölgede barınan kuş türlerinin birçok tehlikelerle karşı karşıya bulunmaları, bu alanın araştırılmasının önemini açıkça ortaya koymaktadır.

İğneada Longoz Ormanları ve çevresinde tespit edilen 227 kuş türü bu alanın kuşlar açısından ne kadar önemli olduğu ortaya koymuştur. Ancak bu kuş türleri varlıklarını tehdit eden birçok çevresel tehditle karşı karşıyadırlar. Bunların başında İSKİ (İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi)’nin Istranca Dağları’ndaki dere suyunu içme suyu olarak İstanbul’a götürme çabalarıdır. Diğer tehlikelerden bazıları özellikle ormanların ve kıyılarının yerleşim alanı olarak kullanımı nedeniyle doğa tahribatı ve beldenin evsel kanalizasyon ve katı atıklarının çevresindeki göllere ve orman içine boşaltılması oluşturmaktadır.

Longoz ormanları ve bu ormanlar içinde kalan sulak alanların tamamında avcılık yasaklanmalı veya kontrol altında tutulmalıdır. Orman içerisindeki tapulu arazilerde yapılan zirai faaliyetler kontrol altında tutulmalı, orman tahribatına zarar verecek girişimler engellenmelidir. Araştırma alanı Milli Park ilan edilmesine karşın gerekli düzenlemeler yapılmamış, bölge kontrol altına alınmamıştır. Mert Gölü ve Bulanık Dere arasında kalan kumullara taşıt girişi engellenmeli ve insanların bu bölgeyi yoğun olarak kullanmalarına izin verilmemelidir. Nadir olan gündüz yırtıcı kuşlarından Akkuyruklu Kartal bu kıyı boyunca bulunan ormanlık alanda insan etkisinden uzak olduğu için üreyebilmektedir. Burası Akkuyruklu Kartal için tespit edilmiş tek üreme alanıdır. İğneada Longoz Ormanları ve çevresinin kuş göç yolları üzerindeki stratejik konumu göz önünde bulundurularak, bu alan dâhilinde rüzgâr enerji santrallerinin (RES) yapılmasına izin verilmemelidir.

Büyükçekmece Gölü

Büyükçekmece Gölü, Marmara Bölgesi'nde, İstanbul ilinin Çatalca yöresinin güney kesiminde deniz kulağı gölüdür. Göl, İstanbul'un içme suyu kaynağı olarak kullanılmaktadır. Göl, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan yapılarla derinleştirilmiştir. Gölün deniz ayağına bir baraj yapılmıştır. 

Büyükçekmece Gölü, Çatalca yöresinden güneye doğru inen derenin (Karasu, Delice Çayı) aşağı çığırının yükselen deniz seviyesi altında kalmasıyla koy halinde oluşmuş, sonra önü, koyun orta kısmında çakıl, kum ve kil gibi maddelerin meydana getirdiği bir dil ile tıkanmıştır. Bu dil üzerinde gölü denize bağlayan bir kesinti bulunur ve bunun üzerinden çok gözlü tarihi bir köprü olan Kanuni Sultan Süleyman Köprüsü geçer. Büyükçekmece Gölünün Marmara Denizi ile birleştiği yerde Büyükçekmece Barajı yer alır. Baraj ile deniz arasında hafif tuzlu bir göl, su odacıkları ve sazlıklar bulunur. Gölde balık da tutulur. Gölde eskiden 30 tür balık varken bu sayı halihazırda 4'ü yabancı tür olmak üzere 15 tür balık kalmıştır.

Göl, adını köprü olmadığı zamanlarda üzerinde yer alan çekmece adı verilen elle çekilerek karşıya geçmek için kullanılan salların büyük olmasından alır. Büyükçekmece adını taşımasına karşın 12 km2′lik yüzölçümüyle, 16 km2′ye yakın Küçükçekmece Gölü’nden daha küçüktür. Göl çoğu yerde sığ, bataklık ve deniz seviyesindedir. En derin yeri 3,5 m olmakla birlikte derinliği çoğu yerde 50 cm’yi ancak bulur.

Alanın Tanımı: ÖDA (Önemli Doğa Alanı), İstanbul’un batısındaki yerleşim yerlerinden biri olan Büyükçekmece’de, Karasu Çayı’nın Marmara Denizi’ne döküldüğü yerde oluşmuş sığ bir kıyı gölüdür. Göl, içme suyu amaçlı kullanılmak üzere, etrafına ve denize yakın kısmına yapılan seddeler ile derinleştirilmiş, baraj haline dönüştürülmüştür. ÖDA’nın etrafı endüstriyel alanlar, tarım ve yerleşim alanları ile çevrilidir.

Habitatlar: ÖDA; Karasu ve diğer dereler boyunca uzanan sulak çayırlar, sazlıklar, çamur düzlükleri ve güneyde üzerinde adacıklar bulunan hafif tuzlu bir göl, tarım alanları ile küçük meşe ve maki topluluklarından oluşur.

Türler: ÖDA, farklı tür gruplarını bir arada barındıran bir sulak alandır. Nesli küresel ölçekte tehlike altında çokbaşlı köygöçüren (Cirsium polycephalum) adlı bitki türü ÖDA kriterlerini sağlamaktadır.

Su kuşları için önemli üreme, göç ve kışlama alanıdır. Alanda kuluçkaya yatan önemli türler arasında pasbaş pakta (Aythya nyroca), uzunbacak (Himantopus himantopus), küçük balaban (Ixobrychus minutus) ve sumru (Sterna hirundo) yer alır. Göç döneminde binlerce leylek (Ciconia ciconia), Akdeniz martısı (Larus melanocephalus) ve küçük martı (Larus minutus) konaklar. ÖDA, elmabaş patka (Aythya ferina), sakarca kazı (Anser albifrons) ve nesli küresel ölçekte tehlike altında Sibirya kazı (Branta ruficollis) için önemli kışlama alanıdır.

Alan, nesli küresel ölçekte tehlike altında olan adi tosbağa (Testudo graeca) için önemlidir. Ayrıca bölgesel ölçekte önem taşıyan Rhodeus sericeus amarus adlı içsu balığı yaşamaktadır.

Alan Kullanımı: İçme suyu amaçlı kullanılan Büyükçekmece Gölü’nün güneyinde kentsel yerleşimler bulunmaktadır. Göl çevresi kuzeydeki geniş ovalara kadar büyük oranda tarım amaçlı kullanılmaktadır. Öte yandan gölün hemen batısında orta büyüklükte bir taş ocağı ve gölün güneybatısında çimento fabrikası bulunur. ÖDA’da İstanbul ilinin rekreasyon ihtiyacını karşılayacak aktiviteler de yapılır. Özellikle Bahçeşehir yerleşimi ve yakındaki eğitim amaçlı tesisler nedeniyle alan her geçen gün daha çok kullanılmaktadır.

Tehditler: Alan üzerindeki ana tehditlerin başında endüstriyel (özellikle Çatalca Organize Sanayi Bölgesi) ve kentsel genişleme gelir.

Alanın kuzeyindeki sazlık ve çamur düzlüklerinde kışlayan veya üreyen türleri tehdit eden yasadışı avcılık alan için önemli tehditlerden bir diğeridir.

Koruma Çalışmaları: Alan düzenli bir şekilde İstanbul Kuş Gözlem Topluluğu tarafından izlenmektedir.