Kuş Fotoğrafçılığı

Kuş fotoğrafçılığı, doğa fotoğrafçılığının kuşları gözlemlemeye odaklanmış özel bir dalıdır. Bu fotoğrafçılık türü, konsantrasyon, sabır ve dikkat gerektiren en zor dallardan biri olarak kabul edilir. Kuş fotoğrafçılığı, hızlı hareket eden ve insanlardan kaçınan kuşları çekmeyi içerdiği için bir nevi aksiyon fotoğrafçılığı olarak da adlandırılır.
Kuşlar güzel canlılardır ancak fotoğraflarını çekmek zor olabilir. Doğal yaşam ortamlarında hayvan ve kuşların fotoğrafını çekmek hem zor hem de tatmin edici olabilir. Özellikle kuşlar her ne kadar öngörülemez olsalar ve en ufak bir hareket algıladıkları anda kaçabilseler de fotoğraflaması büyüleyici konulardır.

Nasıl Yapılır?
Kuş fotoğrafçılığında başarılı olmak için sabırlı, ısrarcı olmak ve kuş davranışları hakkında temel bilgilere sahip olmak önemlidir.
  • Yaklaşım Teknikleri:
    • Bekleme: Vahşi yaşamın size gelmesini bekleyebilir ve nadir bir şeyler görme şansınızı artırırsınız. Bu yaklaşım için fotoğrafçılık gözlemevleri ideal bir seçenektir.
    • Hareket Etme: Hareket halinde olup daha fazlasını görebilirsiniz ancak hareket ederken kuşları ürkütme riskini göze alırsınız.
    • Gizlenme ve Kamuflaj: Çekim yaparken giydiğiniz kıyafetlere dikkat etmelisiniz. Kuşları rahatsız etmemek için gizlenmek ve kamufle olmak önemlidir. Kuşları korkutup kaçırmamak için doğa ile uyumlu giyinmeye özen göstermelisiniz. Sabırlı ve doğru yerde uygulanacak kamuflaj bekleyişleri, çok pahalı ve uzak odaklı lensler olmadan da son derece başarılı fotoğraflara ulaşmanızı sağlar.
    • Araçtan Çekim: Araziye gitme imkânı bulunamadığı zamanlarda, bir otomobil kullanarak yol veya patika kenarlarında çekim yapma şansınız vardır. Kuşlar pek çok ortamda arabaları kanıksamış durumda ve ayaktaki ve kendilerine yaklaşan insandan, usulca geçmekte olan yahut duran otomobilleri daha az tehlikeli algılıyorlar muhtemelen. Araç içinden çekim yaparken "fasulye torbası" denen ve makinenin/lensin sabit durmasını sağlayacak bir destekten faydalanıp çekim yapabilirsiniz.
    • Evde Çekim: Kuş fotoğrafı çekmek için uzaklara gitmemize gerek yok. Parklar, hayvanat bahçeleri, sahil ve göl kenarlarında aradığınız kompozisyonu bulabilirsiniz. Hatta kendi bahçenizde dahi kuş fotoğrafları çekebilirsiniz. Kuşları evde fotoğraflamanın mükemmel bir yolu, bir kuş yemliğinin yanında tripod üzerine bir fotoğraf makinesi kurmak, kendinizi görüş alanı dışına çıkarmak ve uzaktan çekim yapmaktır.
  • Çekim Teknikleri:
    • Hızlı Olma: Kuş fotoğrafı çekmek anlık bir şeydir. Çekilecek güzel bir fotoğraf için saliseler içinde doğru ayarları yapıp odaklayıp, net bir şekilde fotoğrafı oluşturmak gerekir. Anı yakalamak için hızlı olmalısınız.
    • Seri Çekim: Kuşlar gibi hızlı hareket eden konuları çekmek için en iyi yöntem muhtemelen seri çekim modudur. Bir kuş göründüğünde, mükemmel görüntüyü elde etme şansınızı artırmak için seri çekim yapmak en iyisidir.
    • Enstantane Hızı: Kuş fotoğrafı çekimleri sırasında tripod ya da düşük enstantane hızı kullanmadan da anları yakalayabilirsiniz. 1/200sn ve 1/500sn gibi değerlerde çekim yaptığınızda kuşun gövdesini net, kanatlarını ise bulanık çekebilirsiniz. Hızlı hareket eden kuşları fotoğraflarken 1/2000sn veya daha yüksek bir hız belirlemelisiniz.
    • Çerçeveyi Doldurma (Portre): Portre fotoğrafı çekim tekniklerini kullanarak da kuş fotoğrafları çekebilirsiniz. Telezoom yardımıyla kuşun yüzüne iyice yakınlaşarak çerçeveyi doldurabilirsiniz. İlk olarak gözlere odaklandıktan sonra f/8 gibi orta diyafram aralığı kullanarak ideal alan derinliği sağlayabilir ve kuş fotoğrafları çekebilirsiniz.
    • Silüet Çekimleri: Kuş fotoğrafı çekimleri sırasında gölgenin ve silüetin gücünden yararlanabilirsiniz. Toplu halde hareket eden kuşların gökyüzündeki görüntülerini fotoğraflarınıza yansıtabilirsiniz. Işığa karşı çekim yaparak kuşların silüetini yakalayabilirsiniz.
    • Soyut Çekimler: Kuşların rengarenk tüyleri ve gagaları muhteşem bir çekim konusu olabilir. Zoom lensler kullanarak konunuza iyice yakınlaşabilir ve kuşların renkli tüylerini çerçeveye doldurarak soyut çekimler yapmayı deneyebilirsiniz. Makro lensler de kullanarak tüm detayları ortaya çıkarabilirsiniz.
    • Işık: Doğal ışığın ne işe yaradığını bilmek ve doğayı, canlıları kayıt altına alırken ışığı nasıl kullanmamız gerektiğinin farkına varmak önemli bir faktördür. Sabah ve akşam saatleri en uygun zamanlardır.
    • RAW çekin: Renk ve ışık düzeltmelerinde esneklik sağlar.
  • Ön Hazırlık ve Bilgi Edinme:
    • Kuşları gözlemlemeyi, doğanın bir parçası olmanın güzelliğini öğrenin.
    • Kuş türlerini, yaşam alanlarını merak edin ve öğrenmeye çalışın.
    • Kuşların doğal ortamlarında konakladıkları ve göç ettikleri yerleri öğrenin.
    • Çektiğiniz her kuşun türünü kesin olarak emin olacak ölçüde tespit etmeye çalışın.
    • Çekeceğiniz türü iyi tanıyın; nerede ne zaman bulunur, nasıl öter, nasıl uçar bilin.
    • Kuşları seslerinden tanımaya çalışın. Özellikle çiftleşme dönemlerinde çıkarttıkları sesler bahar aylarında çok belirgin olur.
    • Bulunduğunuz veya kuşları gözlemleyeceğiniz bölgeyi tanımak ve araştırmak çok önemlidir. Bulunduğunuz coğrafya içerisinde “nerelerde yaşarlar, tahmini kaç tür gözlemlenmiş, bu türlerin ne kadarı göçmen?” gibi bilgileri öğrenerek araziye çıkmak hem daha kolay hem de daha anlamlı olmaya başlayacaktır. Kuş gözlemi için uygun bölgeleri araştırmak, türler hakkında bilgi edinmek sizi sahaya daha da hazır hale getirecektir.

Etik Kurallar
Kuş fotoğrafçılığında etik kurallara uymak son derece önemlidir. Ormanlarda, göllerde, dağlarda ve akarsularda; bizim dışımızdaki bu dünyada yaşayan diğer canlıların yaşam alanlarında nasıl hareket etmemiz gerektiğini öğrenmemiz gerekiyor:
  • Yuvaya kesinlikle yaklaşmamalı ve yakın poz almak uğruna kuşu kovalamamalısınız. Hiçbir kuş, özellikle üreme ve kuluçka döneminde, dünyanın en güzel fotoğrafı için bile olsa rahatsız edilmemeli, yuvasından ve doğal ortamından uzaklaştırılmamalıdır.
  • Hasta, yaralı hayvanların çekilmesi hoş karşılanmıyor.
  • Kuş – doğa fotoğrafçısı tarafından vahşi kuşların yem ile fotoğraflanmak üzere yaklaştırılıp görüntülenmesi tasvip edilmiyor. Fakat avlanan, kendi doğal besinini sağlayan bir kuşu fotoğraflamak son derece takdir ediliyor, önemseniyor.
  • Doğada bir misafir olduğunuzu unutmamalı, canlı cansız tüm eko sisteme saygı göstererek hareket etmelisiniz.
  • Eğer varsa önceden izi bulunan patika yollardan ilerlemeli ve canlıların yaşama alanlarına zarar vermemelisiniz.
  • Her canlının yaşam alanının eşsiz olduğunu kabul etmeli ve eğer bir mülkiyet varsa izin almadan girmemelisiniz.
  • Çekmeye çalıştığınız canlının yaşam alanına müdahale etmemeli, bir şey fırlatmamalı veya canlıyı kaçırmamalısınız.
  • Kamuflajınızı herkesin dikkatini çekip ilgiyi oraya çekecek şekilde kurmamalısınız. Kuşun annesinin yuvaya yarım saat gelmediğini fark ederse kamuflajından uzaklaşmalıdır.
  • Kuşları cezbetmek amacıyla ses çıkaran araçlar kullanmamalı ve gürültü etmemelisiniz.
  • Zorda kalmadıkça yapay ışık kullanmamalı ve kalabalık tünek ve önemli beslenme alanlarından uzak durmalısınız.
  • Nadir bir canlı görürseniz o canlının alanına hiçbir şekilde girmemelisiniz, yetkili kurumlar dışında alanı kimse ifşa edemez.
  • Hiçbir sebeple yumurtayı kuşu veya yuvayı elinize almamalısınız.
  • Bulunduğunuz alanlarda hiçbir şey bırakmamalı ve önemli hiçbir şey almamalısınız.
  • Diğer kuş gözlemcilerinin yanlış hareketlerini uyarmalı ve onlara örnek olmalısınız.

Ekipman Özellikleri
Kuş fotoğrafçılığı, diğer fotoğrafçılık dallarında kullanılan standart lensler yerine teleobjektifler gerektiren pahalı bir hobidir.
  • Lens
    • Minimum öneri: 300mm – 400mm teleobjektif.
    • İleri seviye: 500mm – 800mm prime lensler (f/4, f/5.6).
    • Zoom Lens Avantajı: Kadraj esnekliği, ortam değişimine uygunluk.
    • Telekonvertör: 1.4× veya 2× çarpan ile odak uzaklığı artırılabilir.
  • Fotoğraf Makinesi (Gövde)
    • Yüksek seri çekim (10–30 fps)
    • Hızlı netleme (Dual Pixel / AI Servo)
    • Yüksek ISO başarımı
    • Hafif ve sağlam gövde (su, toz geçirmezlik)
  • Yardımcı Ekipmanlar
    • Tripod / monopod
    • Fasulye torbası (araç içinden çekim için)
    • Kamuflaj: giysi, ağ, çadır
    • Spotting scope, dürbün, GPS, yedek pil, geniş hafıza kartı
    • Kuş gözlem uygulamaları: Merlin Bird ID, eBird, Trakus
    • Fotoğraf düzenleme programları: Adobe Lightroom, Adobe Photoshop, ACDSee, DxO PhotoLab, Topaz Labs (DeNoise AI, Sharpen AI)

Diğer Konular
  • Zorluklar: Kuş fotoğrafçılığı, zaman, sabır ve pahalı ekipman gerektirir. Hızlı hareket eden ve insandan kaçan bir tür olduğu için yüksek bir konsantrasyon ve emek ister.
  • Faydaları: Kuş fotoğrafçılığı, çevremiz üzerindeki etkimiz hakkında farkındalık yaratmanın harika bir yoludur. Kuş gözlemciliği oldukça bağımlılık yapıcı olabilir. Doğa ile bağlantı kurma fırsatını değerlendirdiğinizde güzel gezegenimizi daha çok takdir etmeye başlayacaksınız. Nadir görülen türlere denk gelmek ya da bulunduğunuz ülkede bir türü ilk defa kayıt altına alma şansı bulursanız da keyfiniz ve tutkunuz epey pekişecektir.
  • Kuş Gözlemciliği: Kuş gözlemciliği yapabilmek için tabi ki önce kuşları sevmek gerekiyor. Sonra merak oluşuyor, araştırmaya başlıyorsunuz. Kuş gözlemciliği nerelerde yapılıyor, hangi kuş türleri nerelerde bulunuyor, ne yer ne içerler, en iyi nerelerden fotoğraflanabilirler, hepsini öğreniyorsunuz. Kuşları gözlemlemek bizler için harika bir duygudur, insanın gözlerini şenlendirirler. Büründükleri rengarenk tüyler, havada ahenkle süzülüşleri ve cıvıl cıvıl sesleri insanı adeta büyüler.
  • Motivasyon: Konunun geçici bir heves olmadığından eminseniz ve hobiniz geri dönüşsüz bir tutkuya dönüştüyse, pahalı ekipmanlara yönelmeniz kesindir. Sadece çekim yapmak için değil, türlere merak besleyip yeniliklerini keşfetmek için yola çıktığınızda doğa sizi hayretler içerisinde bırakacak anlara gebedir. Aranan o mükemmel kareler hiç beklemediğiniz yerlerde olabilir, mesela bir derenin kıyısında avını bekleyen, çamurlu bir su birikintisi başında su içen, yemini alıp gökyüzüne yükselen bir kuş objektifinize takılabilir. Bir kuş görürsünüz ve sonra bir tane daha ve bir tane daha istersiniz. Doğa ile bağlantı kurma fırsatını değerlendirdiğinizde güzel gezegenimizi daha çok takdir etmeye başlayacaksınız. Unutmayın, kuşları izlemek bir ayrıcalıktır.

Kuş Dünyasının Rekortmenleri - 2

En hızlı kanat çırpan kuş: yakut boğazlı kolibri (Archilochus colubris) kur yaparken kanatlarını saniyede 200 kez çırparak, diğer sinek kuşlarının normalde saniyede 90 kanat çırpmasına kıyasla daha hızlı çırpabilir. Bu sinek kuşunun sırtı ve başı yanardöner yeşil, alt kısımları beyaz ve erkeklerin boğazı parlak kırmızıdır. Çok küçüktür, sadece 7 cm uzunluğundadır ve Mart-Temmuz ayları arasında ürer. Genel olarak sinek kuşları, kuşlar arasında en az sayıda tüye sahip olanlardır.

Dünyanın karada en hızlı kuşu, devekuşu (Struthio camelus) olup, koşarken saatte 72 km hıza ulaşabilir. Çoğu kuşun aksine, devekuşu uçamaz ve bu nedenle bu yüksek hızlara ulaşmak için güçlü bacaklarını kullanır.

Düz uçuşta en hızlı kuş: 2004 yılında, uydu etiketli bir boz başlı albatros (Thalassarche chrysostoma) için kaydedilen ortalama tahmini yer hızı 127 km/s olarak belirlendi. Albatros, bir Antarktika fırtınasının ortasında Güney Georgia'daki Bird Island'daki yuvasına dönerken bu hızı 8 saatten fazla sürdürdü. Boz başlı albatros ortalama 81 cm uzunluğundadır ve 2,2 m kanat açıklığına sahiptir. Türün ağırlığı 2,8 ila 4,4 kg arasında değişebilir ve ortalama kütlesi 3,65 kg'dır.

En yavaş uçan kuşlar küçük çulluk (Scolopax minor) ve çulluk (Scolopax rusticola) kuşlarıdır. Bu kuşların kur gösterileri sırasında 8 km/s hızla düşmeden uçtukları ölçülmüştür.

En hızlı yüzen kuş: Gento pengueni (Pygoscelis papua), yaklaşık 36 km/s maksimum hızla yüzebilir. Karşılaştırma yapacak olursak, Usain Bolt 2008 Pekin Olimpiyatları'nda 100 metreyi koşarak dünya rekoru kırdığında, ortalama hızı yaklaşık 37 km/s idi.

Dünyanın en hızlı uçan "av kuşu" türü tarakdiş'dir (Mergus serrator). Avrupa, Asya, Kuzey Amerika ve Grönland'daki tatlı su nehirleri ve göllerine özgü olan bu kuşun kaydedilen maksimum düz uçuş hızı 130 km'dir. Guinness Rekorlar Kitabı, Guinness Bira Fabrikası Genel Müdürü Sir Hugh Beaver'ın şu soruyu sormasının ardından kuruldu: "Avrupa'nın en hızlı av kuşu hangisidir?"

En hızlı koşan uçan kuş büyük yerkoşarı (Geococcyx californianus) olup, güneybatı ABD'ye özgü, çoğunlukla yerde yaşayan bir guguk kuşu türüdür. Bir araba tarafından kovalandığında, kısa bir mesafede oldukça etkileyici bir şekilde saatte 42 km hıza ulaşabilmektedir - bu hız, ünlü çizgi film benzerinin bile taklit etmekte zorlanacağı bir hızdır!

Bir kuş için en derin dalışı: Bir kuş için ölçülen en büyük derinlik, doğu Antarktika açıklarında bir imparator pengueni (Aptenodytes forsteri) tarafından ölçülen 564 metredir. Üç yıllık çalışma boyunca toplam 137.364 bireysel dalış kaydedildi. Bunlardan yalnızca %0,2'si 400 metreyi aştı ve ilginç bir şekilde, 500 metreyi aşan 12 dalışın hepsi aynı penguen tarafından gerçekleştirildi. Bu çalışma sırasında en uzun süren dalış 21,8 dakikaydı. Ancak 12 Nisan 2018'de Marine Ecology Progress Series dergisinde yayımlanan daha yeni bir makalede, bir imparator pengueninin 32,2 dakika boyunca su altında kaldığı belgeleniyor.

Bir kuş tarafından yapılan en hızlı dalış, yaklaşık 320 km/s terminal hıza ulaşan bir gökdoğan (Falco peregrinus) tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu hız, kuşun avını havada avlamak için yaptığı dik dalış sırasında elde edilir. Bazı deneysel dalışlar, bu türün daha yüksek hızlara ulaşabileceğini ve belki de 389 km/s hıza çıkabileceğini göstermiştir. 1999 yılında, Washington, ABD'den avcı ve doğancı Ken Franklin'e ait "Frightful" adlı bir Gökdoğan, yaklaşık 4,8 km yüksekten serbest bırakıldıktan sonra 389.46 km/s hızla dalış yaparken kaydedilmiştir. Frightful, deniz seviyesinden 5.182 m yükseklikteki bir Cessna 172 uçağından serbest bırakıldığında altı yaşında, 40,64 cm uzunluğunda, 997,9 gram ağırlığındaydı ve kanat açıklığı tam olarak 104,14 cm idi.

En büyük kuş yuvası, bir çift ak başlı kartal / kel kartal (Haliaeetus leucocephalus) ve muhtemelen onların halefleri tarafından, ABD, Florida, St. Petersburg yakınlarında inşa edilmiş olup 2,9 m genişliğinde ve 6 m derinliğindedir. 1963 yılında incelenmiş ve iki tondan fazla olduğu tahmin edilmiştir.

En küçük yuvalar, sinek kuşları tarafından yapılır. Jamaika arı kolibrisi (Mellisuga minima) yuvasının boyutu ceviz kabuğunun yaklaşık yarısı kadar küçüktür, ayrıca daha derin ama daha dar olan Küba arı kolibrisi (M. helenae) yuvası ise parmak ucu kadar küçüktür.

Bir kuş için kaydedilen en yüksek irtifa, 29 Kasım 1973'te Fildişi Sahili, Abidjan üzerinde ticari bir uçakla çarpışan benekli akbaba (Gyps rueppelli) için 11.300 m'dir. Çarpma, uçağın motorlarından birine zarar vererek kapanmasına neden oldu, ancak uçak başka bir olay olmadan güvenli bir şekilde indi. Kuşun yeterli tüy kalıntısı, Amerikan Doğa Tarihi Müzesi'nin bu yüksekten uçan kuşun pozitif bir kimliğini belirlemesine olanak tanıdı; bu kuş 6.000 m'nin üzerinde nadiren görülür.

En yüksekte yaşayan kuş, parlak siyah renkli ve kırmızı bacaklı olan sarı gagalı dağ kargasıdır (Pyrrhocorax graculus). İspanya'nın yüksek iç kesimlerindeki uçurumlara ve dağ meralarına, Güney Avrupa ve Kuzey Afrika'dan doğuya doğru Nepal de dahil olmak üzere Orta Asya'ya özgü olan bu kuş, genellikle deniz seviyesinden 6.500 m'ye kadar yüksekliklerde yaşar ve ürer, ancak dağcılar tarafından 8.235 m'ye kadar yükseklikte leş yiyen örnekler de kaydedilmiştir.

Küçük yeşil arıkuşu (Merops orientalis), Orta Doğu'daki Ölü Deniz bölgesinde deniz seviyesinin 400 m altında yuvalanır. Bu, bir kuş türü için kaydedilmiş en düşük yuvalanma yüksekliğidir.

En geniş görüş açısı: Çulluk kuşunun (Scolopax rusticola) gözleri başının oldukça gerisinde yer aldığından, 360° görüş açısına sahiptir. Bu sayede, başının etrafını ve hatta üstünü hareket ettirmeden görebilir.

Yeni Zelanda'dan boz kivi (Apteryx australis), vücut boyutuna göre en büyük yumurtaları bırakır. 1,7 kg ağırlığındaki bir dişi kiwi, 406 g ağırlığında bir yumurta bırakmıştır; bu yumurta, dişi kivinin toplam vücut kütlesinin neredeyse dörtte biridir.

Şaşırtıcı bir şekilde, en büyük yumurtaları bırakan kuş olmasına rağmen, vücut ağırlığına göre en küçük yumurtaları bırakan kuş devekuşudur (Struthio camelus). Bunun nedeni, devekuşu yumurtasının ağırlığının kuşun toplam ağırlığının yalnızca %1,4-1,5'ine denk gelmesidir. Benzer bir yüzdelik oran, imparator pengueni (Aptenodytes forsteri) için de kaydedilmiştir

Mevcut kuş türlerinin ürettiği en dayanıklı yumurta, 115 kg ağırlığındaki bir insanın ağırlığına dayanabilen devekuşunun (Struthio camelus) yumurtasıdır.

Bir kuş tarafından bırakılan en küçük yumurta, Jamaika arı kolibrisinin (Mellisuga minima) yumurtasıdır. Uzunluğu 10 mm'den az olan iki numune 0,365 g ve 0,375 g ağırlığındaydı.

Kaydedilen en hızlı gagalama oranına sahip kuş kara ağaçkakandır (Dryocopus martius). Palaearktik Bölgesi'nin çoğundaki olgun ormanlara özgü olan bu karga büyüklüğündeki, kırmızı taçlı türün günde 12.000 gagalama hızıyla ağaçları gagaladığı kaydedilmiştir.

Vücut boyutuna oranla, en uzun dile sahip kuş, ağaçkakanların Avrupa'daki akrabası olan boyunçeviren kuşuna (Jynx torquilla) aittir. Dili, 16,5 cm'lik vücut uzunluğunun (kuyruk tüyleri hariç) üçte ikisi kadardır.

Herhangi bir kuş için kayıtlara geçen en uzun aralıksız oruç, inanılmaz bir şekilde 134 gün süren bir erkek imparator pengueni (Aptenodytes forsteri) içindi. Bir erkek imparator pengueni denizden karaya ulaştığında, üreme kolonisine karadan seyahat ederken, bir dişiye kur yaparken, tek yumurtasını 62-67 gün kuluçkaya yatırırken (dişinin hiçbir rol almadığı bir iş), dişinin geri dönmesini beklerken ve denize geri dönerken genellikle yemek yemez. Ancak tekrar denize ulaştığında beslenir. Fakat, 3-4 cm kalınlığında olabilen bol miktarda deri altı yağ rezerviyle hayatta kalarak bu zorunlu oruca (bu süre zarfında vücut ağırlığı yarı yarıya azalır) dayanabilir.

Vücut boyutuna göre en uzun parmaklara sahip kuş türü, sarı alınlı jakana (Jacana spinosa)'dır. Meksika ve Büyük Antiller'den Panama'ya kadar yayılan bu kuş, sadece tavuk büyüklüğündedir. Ancak her biri yaklaşık 7 cm uzunluğundaki dört oldukça uzun parmağı, tam olarak açıldığında 168 cm²'lik bir alanı kaplar. Bu uzun parmaklar, jakananın göletler ve bataklıklardaki su zambakları ve diğer yüzeydeki bitkilerin üzerinde yürüyebilmesini sağlar.

En uzun gaga, Avustralya pelikanına (Pelecanus conspicillatus) aittir ve 34-47 cm uzunluğundadır. Vücut uzunluğuna oranla en uzun gagaya sahip kuş ise And Dağları'ndan Venezuela'dan Bolivya'ya kadar yayılan kılıç gagalı kolibri (Ensifera ensifera) kuşudur. Gagasının uzunluğu 10,2 cm olup, kuşun gerçek vücudundan (kuyruk hariç) daha uzundur.

Vücut uzunluğuna oranla en kısa gagalara, özellikle neredeyse hiç gagası olmayan parlak yelyutan (Collocalia esculenta) gibi daha küçük apodidae ailesine ait kuşlar sahiptir.

Tüy yoğunluğu en yüksek olan kuş ailesi penguenlerdir. 1967 yılında yayımlanan The General Biology and Thermal Balance of Penguins adlı kitabında, Dr. Bernard Stonehouse, imparator, adeli, sarı sürmeli ve küçük penguenlerinde santimetrekare başına 11 ila 12 tüy saymıştır. Her tüyün kontrol edilebilmesini sağlayan küçük kaslar bulunur. Karada, tüyler dik durarak ısı yalıtımı için hava hapseder, suda ise yassılaşarak su geçirmez bir bariyer oluşturur.

En uzun kuluçka süresi Avustralya'daki bir benekli megapod (Leipoa ocellata) yumurtasında kaydedildi ve normalde 62 gün olan yumurtadan çıkma 90 gün sürdü.

En kısa kuluçka süresi, kulaklı toygar (Eremophila alpestris), küçük ak gerdanlı ötleğen (Sylvia curruca / Curruca curruca) ve bazı diğer küçük ötücü kuş türlerinde 10 gündür.

Kuzey Antarktika ve Subantarktik adalara özgü olan kral penguenler (Aptenodytes patagonicus), 13-16 ay süren en uzun üreme döngüsüne sahip penguen türüdür. Yavrularının uçuş tüylerini (yani ilk su geçirmez tüylerini) geliştirmesi 10-13 ay sürebilir, ki bu da tüm kuşlar arasında bir rekordur. Bu tür, her üreme döneminde tek bir yumurta bırakır ve anne-baba dönüşümlü olarak bu yumurtayı kuluçkaya yatırır. Yavru yumurtadan çıktıktan sonra, ebeveynler yaklaşık altı hafta boyunca sırayla yavruyu besler, ardından her iki ebeveyn de dokuz ay boyunca denize açılarak beslenir. Bu süre zarfında yavrular, kolonide kendi başlarına bırakılır. Yavrular bu dönemde hâlâ su geçirmez olmayan tüylerle kaplı olduklarından okyanusa gidip avlanamazlar, bu nedenle bu sürenin büyük bir kısmında, 3-5 ay kadar uzun bir süre boyunca aç kalmak zorunda kalırlar. Ebeveynler sonunda döndüğünde, yavrularını ilk su geçirmez tüylerini çıkarana kadar birkaç ay daha beslemeye devam ederler. Daha büyük kral penguen yavruları, neredeyse yetişkinlerle aynı boyuttadır, ancak o kadar farklı görünürler ki, ilk kaşifler bunların aslında iki ayrı penguen türü olduğunu düşünmüşlerdir. Yaklaşık 70-100 santimetre boyunda olan kral penguenler, yaşayan penguen türleri arasında en büyük ikinci türdür; birinci İmparator pengueni (Aptenodytes forsteri) dir.

Baykuşlar (Strigiformes takımı), başlarını herhangi bir hayvandan daha fazla döndürebilme yeteneğine sahiptir. Başlarını tam bir dönüşte 540 derece veya yarım dönüşte sola ve sağa 270 derece döndürebilirler (başlangıç noktası öne dönük olacak şekilde). Bu inanılmaz yetenek, özellikle geceleri çok keskin olan görme yeteneklerine rağmen, gözlerini hareket ettirememe (yani sadece düz ileriye bakabilme) durumları nedeniyle oldukça faydalıdır. Bu esneklik, baykuşların boynunda bulunan 14 servikal (boyun) omur sayesinde mümkün olur; bu sayı, insanlardaki yedi omurla karşılaştırıldığında oldukça fazladır. Ayrıca, omurların yapısı ve karotis arterinin (boyun atardamarı) boyutu ve yapısındaki adaptasyonlar da bu aşırı dönüşün beyne giden kan akışını kesmeden gerçekleşmesini sağlar.

👉 Diğer rekorlar için tıklayınız...
 

Eskülap Yılanı

Tanım ve Genel Bilgiler
Eskülap yılanı, Avrupa’ya özgü zehirsiz bir yılan türüdür. 2 metreye ulaşabilen boyuyla Avrupa yılanlarının en büyükleri arasındadır. Erişkinler koyu, ince, uzun bir vücuda sahiptir. Yumuşak pulları türe metalik bir parlaklık verir. Karın bölgesinin rengi sarı ve kirli beyaz arasında değişkenlik gösterir. Erişkinlerde renge bakılarak cinsiyet ayrımı yapılamasa da erkekler dişilerden daha uzundur. Gençler daha açık renkleri ve kafalarındaki sarı halkayla Avrupa’da yaşayan başka bir zehirsiz yılan türü olan Yarı sucul yılanla karıştırılabilirler. Türün melanistik, erithristik ve albino formları da belgelenmiştir. Ortalama yaşam süresi 25-30 yıldır.

Habitat ve Dağılım
Orta derecede nemli, ılıman ormanları tercih eder. İnsanlara karşı pek çekingen değildirler, sıklıkla parklarda, bahçelerde ve terkedilmiş binalarda görülebilirler. Avrupa’nın büyük kısmında bulunur. İngiltere’de kafes kaçkını bireylerin oluşturduğu popülasyonlar mevcuttur.

Diyet ve Yırtıcılar
Erişkinlerin temel besinleri kemirgenlerdir, ancak küçük kuşlar ve yumurtalar ile de beslenirler. Gençler eklembacaklılar ve küçük kertenkeleler ile beslenirler. Avlarını boğarak öldürürler.
Doğal düşmanları porsuk, sansar, tilki, yabandomuzu, kirpi ve çeşitli yırtıcı kuşlar gibi birçok yırtıcıyı kapsar. Genç bireyler başka yılan türleri tarafından yenilebilir. Ayrıca kedi, köpek ve tavuklar gibi evcil türler tarafından da yenilebilirler.

Davranış
Gündüzleri aktiftirler. Yılın sıcak aylarında, daha çok sabahın erken saatlerinde ve akşamüzeri ortaya çıkarlar. Avrupa’daki diğer yılan türleri gibi kış uykusuna yatarlar. Çok iyi tırmanıcılardır ve tırmanmayı severler. İnsanlarla temas halindeyken, muhtemelen onlara doğal ortamlarında kamuflaj sağlayan renklerinden dolayı oldukça sakin olabilirler. Genellikle kaçıp saklanırlar, ancak köşeye sıkıştırılırlarsa bazen yerlerinde durabilirler ve ağzın çiğneme benzeri bir hareketiyle ve ara sıra ısırarak rakiplerini caydırmaya çalışabilirler.

Üreme
Üreme, ilkbaharda kış uykusundan sonra, tipik olarak Mayıs ortasından Haziran ortasına kadar yıllık olarak gerçekleşir. Bu süre zarfında yılanlar aktif olarak birbirlerini ararlar ve çiftleşme başlar. Rakip erkekler, amacı rakibin kafasını kendisininkiyle veya vücudunun kıvrımlarıyla aşağıya indirmek olan ritüel kavgalara girerler; ısırma meydana gelebilir ancak yaygın değildir. Gerçek flört, erkek ve dişi arasında zarif bir dans biçimini alır, vücutların ön kısımları S şeklinde yükselir ve kuyruklar birbirine dolanır. Erkek ayrıca dişinin kafasını çenesiyle kavrayabilir.
4-6 hafta sonra 10 kadar yumurta dişi tarafından sıcak ve nemli bölgelere bırakılır (yaprak yığınları, saman balyaları, ağaç köklerinin altı, odunluklar vb.). Yumurtalar çatlamadan önce yaklaşık 8 (6 ila 10) hafta inkübe edilir.

Kültürel Etkileşim
Türün ismi, Yunan ve Roma mitolojisinde iyileştirme tanrısı olan Asklepios’tan gelir. Bu tür Pagan Romalılar tarafından kutsal kabul edilmiş ve Asklepios tapınaklarında beslenmiştir. Asklepios tasvirlerinde ve modern tıbbın çeşitli sembollerinde kullanılan çift yılanlı asadaki yılan türü Eskülap yılanıdır.

⚕︎ → Eskülap sembolü

Oluklu Kertenkele

Tanım ve Genel Bilgiler
Oluklu kertenkeleler (Pseudopus apodus) her ne kadar görünüş olarak yılanlara benzeseler de isimlerinden de anlayacağınız üzere yılan değil, kertenkele olarak sınıflandırılırlar. Kertenkele olarak sınıflandırılmalarının asıl nedenleri kulak deliklerinin olması ve göz kapaklarına sahip olmalarıdır.
Oluklu kertenkelelerin gövdelerinin yarısını kuyrukları oluşturur. Sürüngen ve kuşların bağırsak çıkışı olarak adlandırılan kloaktan sonra asıl gövdeleri yerini uzun kuyruğa bırakır. Tehlike anında tıpkı diğer kertenkeleler gibi kuyruklarını bıraktıkları bilinmektedir. Kaybedilen kuyruk eskisi gibi rejenere edilebilir. Fakat unutulmamalıdır ki kuyruk çoğu kertenkele için besin ve yağ deposu olarak kullanılır. Kaybedilmeleri halinde ödenen bedel büyüktür. Hatta bazı örneklerde ölümcül olabilmektedir. Yine de bırakılan kuyruk adaptasyonu evrimsel ekonominin sıkı hesabından kurtulabilmiş, kertenkeleler arasında yayılabilmiştir. Ne de olsa yaşam her zaman bir şansı hak eder!
Oluklu Kertenkelelerin silindirik olan vücutlarının 150 cm boyuna ulaşabildikleri bilinmektedir. Yavrular ve yetişkinler görünüş olarak farklı oldukları için ilk bakışta ayırt edilebilirler. Yavruların sırtı grimsi bir renktedir ve koyu kahverengi çizgileri vardır. Yetişkin bireylerde ise sırt kısmı kızılımsı bakır renktedir ve karın kısmı sarıdır. Başlarının üstü keratin pullarla örtülüdür. Yetişkin Oluklu Kertenkelelerde sırt pulları karinalı (çıkıntılı) iken, yavrularda tüm vücut karinalıdır. Keratinden oluşmuş pullarının altında kemik plakalar bulur. Bu durum Oluklu kertenkeleleri bir tank gibi korunaklı yapsa da kemik plakalar yılanlar kadar esnek olmalarına müsade etmez. Ayrıca kloak bölgesinin yanlarında mahmuz şeklinde çıkıntı olarak kalmış iki adet körelmiş bacakları bulunur. Bu inanılmaz kertenkelenin 50 yıla kadar yaşayabildiği bilinmektedir.

Ekolojik Dağılım ve Habitat
Küresel olarak baktığımızda Orta Avrupa, Orta Doğu, Orta Asya civarlarında yaşadıklarını söyleyebiliriz. Ülkemizde ise çoğunlukla kıyı şeritleri olmak üzere bir çok yerde görülebilirler. Açık yamaçlar, vadi yamaçları, taşlık alanlar, fundalık ve makilik alanlarda yaşadıkları bilinmektedir. Ayrıca bazen kemirgen yuvalarına saklandıkları da gözlemlenmiştir.

Davranış ve Etoloji
Korkutulduğu zaman yukarıda belirttiğimiz gibi kuyruklarını bırakırlar. Fakat çoğunlukla tıslamak, çok nadir olsa da ısırmak (zehirli değillerdir) ve kendilerine has kötü bir koku bırakmakla yetinirler. Tehdit edildiklerinde zehirli yılanları taklit ederek kıvrıldıkları da görülmüştür.
Çiftleşmeden 10 hafta sonra, 8-10 adet yumurta dişi tarafından bir taşın altına bırakılır. Genelde yumurtalar çatlayana kadar yumurtalarını korudukları bilinir. Yumurtalar bırakıldıktan 45-55 gün sonra 15 cm boyunda yavru oluklu kertenkeleler dünyaya gelir.

Diyet
Oldukça geniş olan menülerinde çekirgeler başta olmak üzere eklem bacaklılar, diğer kertenkeleler, salyangozlar, küçük fareler ve fare yavruları hatta kuş yumurtaları ve yavru kuşlar bile bulunmaktadır.

İnsanlarla Etkileşim
Ne yazık ki bu zararsız canlılar, bilinçsiz insanlar tarafından yılan zannedilip öldürülmektedir. Ayrıca ülkemizde yaşayan çoğu yılan türü de aynı bu sevimli kertenkele gibi zehirsiz ve zararsızdır. Zehirli olan türler ise yalnızca rahatsız edildiklerinde saldırma davranışı gösterirler.
Oluklu kertenkeleler aynı zamanda egzotik hayvan ticaretinde de kullanılmaktadır. Yabani bir hayvanı doğasından koparıp oyuncak gibi satmak elbette etik dışı bir davranıştır. Hiçbir türü doğasından koparmayın!

Etimoloji
Halk arasında yaygın olan bu isim adını oluklu kertenkelenin gövdesinin yan taraflarında bulunan girintilerden alır. Bu girintilerde kemik olmadığından canlıya esneklik sağlar ve nefes alırken esneyerek akciğerlerin baskılanmasını önler.
İngilizce "glass lizard" yani cam kertenkele olarak bilinir. Nedeni ise bırakılan kuyrukların birkaç parçaya bölünebilmesinden kaynaklanır. Ayrıca Rusçada "sheltopusik" ismiyle anılan sevimli canlımız, anlamını renklerinden almıştır. Kelimesi kelimesine çevrildiğinde "sarı göbek" anlamına gelmektedir.

Ağaç kurbağası

Avrupa ağaç kurbağaları küçük kurbağalardır; erkeklerin uzunluğu 32-43mm, dişilerin uzunluğu ise 40-50mm arasındadır. Uzun bacaklı, ince bir yapıya sahiptirler. Sırt derileri pürüzsüz, ventral derileri ise taneciklidir. Sırt derileri sıcaklığa, neme veya ruh hallerine bağlı olarak yeşil, gri veya ten rengi olabilir. Ventral derileri beyazımsı renktedir ve sırt ve karın derisi gözlerden kasıklara kadar koyu kahverengi bir yanal şeritle ayrılır. Dişilerin beyaz boğazları varken, erkeklerin büyük (kıvrımlı) ses keseleri olan altın kahverengi boğazları vardır. Ağaç kurbağasının başı yuvarlaktır, göz bebeği yatay bir elips şeklindedir ve kulak açıkça görülebilir. Alt türlere, sıcaklığa, neme ve 'ruh haline' bağlı olarak, ten rengi parlak yeşilden zeytin yeşili, gri, kahverengi ve sarıya değişir. Ağaçlara ve çitlere tırmanmak için kullandığı ayak parmaklarındaki diskler, ağaç kurbağasının karakteristik bir özelliğidir. Diğer kurbağalar gibi arka ayakları ön ayaklardan çok daha büyük ve güçlüdür, bu da ağaç kurbağalarının hızla zıplamasını sağlar.
Avrupa ağaç kurbağaları, örümcekler, sinekler, böcekler, kelebekler ve tırtıllar gibi çeşitli küçük eklembacaklıları yerler. Uzun sıçramalar yapma yetenekleri, diyetlerinin çoğunu oluşturan hızlı uçan böcekleri yakalamalarına olanak tanır.
Avrupa ağaç kurbağaları bataklıklarda, nemli çayırlarda, sazlıklarda, parklarda, bahçelerde, üzüm bağlarında; meyve bahçeleri, akarsu kıyıları, göl kıyısı ve nemli veya kuru ormanlarda bulunabilir. Karanlık veya sık ormanlardan kaçınma eğilimindedirler. Kuraklık dönemlerini tolere edebilirler; bu nedenle bazen kuru habitatlarda da bulunurlar. Duvarlarda, mahzenlerde, kayaların altında, bitki kümelerinin altında kış uykusuna yatarlar veya yaprak yığınlarına ya da gübre yığınlarına gömülürler.
Eski zamanlarda ağaç kurbağaları, yaklaşan yağmura vıraklayarak tepki verdikleri için barometre olarak kullanılmıştır.