Ağaç kurbağası

Avrupa ağaç kurbağaları küçük kurbağalardır; erkeklerin uzunluğu 32-43mm, dişilerin uzunluğu ise 40-50mm arasındadır. Uzun bacaklı, ince bir yapıya sahiptirler. Sırt derileri pürüzsüz, ventral derileri ise taneciklidir. Sırt derileri sıcaklığa, neme veya ruh hallerine bağlı olarak yeşil, gri veya ten rengi olabilir. Ventral derileri beyazımsı renktedir ve sırt ve karın derisi gözlerden kasıklara kadar koyu kahverengi bir yanal şeritle ayrılır. Dişilerin beyaz boğazları varken, erkeklerin büyük (kıvrımlı) ses keseleri olan altın kahverengi boğazları vardır. Ağaç kurbağasının başı yuvarlaktır, göz bebeği yatay bir elips şeklindedir ve kulak açıkça görülebilir. Alt türlere, sıcaklığa, neme ve 'ruh haline' bağlı olarak, ten rengi parlak yeşilden zeytin yeşili, gri, kahverengi ve sarıya değişir. Ağaçlara ve çitlere tırmanmak için kullandığı ayak parmaklarındaki diskler, ağaç kurbağasının karakteristik bir özelliğidir. Diğer kurbağalar gibi arka ayakları ön ayaklardan çok daha büyük ve güçlüdür, bu da ağaç kurbağalarının hızla zıplamasını sağlar.
Avrupa ağaç kurbağaları, örümcekler, sinekler, böcekler, kelebekler ve tırtıllar gibi çeşitli küçük eklembacaklıları yerler. Uzun sıçramalar yapma yetenekleri, diyetlerinin çoğunu oluşturan hızlı uçan böcekleri yakalamalarına olanak tanır.
Avrupa ağaç kurbağaları bataklıklarda, nemli çayırlarda, sazlıklarda, parklarda, bahçelerde, üzüm bağlarında; meyve bahçeleri, akarsu kıyıları, göl kıyısı ve nemli veya kuru ormanlarda bulunabilir. Karanlık veya sık ormanlardan kaçınma eğilimindedirler. Kuraklık dönemlerini tolere edebilirler; bu nedenle bazen kuru habitatlarda da bulunurlar. Duvarlarda, mahzenlerde, kayaların altında, bitki kümelerinin altında kış uykusuna yatarlar veya yaprak yığınlarına ya da gübre yığınlarına gömülürler.
Eski zamanlarda ağaç kurbağaları, yaklaşan yağmura vıraklayarak tepki verdikleri için barometre olarak kullanılmıştır.

Terkos Gölü

Eski adı Terkos olan Durusu, İstanbul ilinin Avrupa yakasının kuzey-batısında, kente yaklaşık 40–50 km. uzaklıkta, 40’ 19’’ kuzey ve 28’ 32’’ doğu koordinatları arasında bulunan, lagün kökenli, az tuzlu bir göldür. 

Terkos Gölü’nü de içinde barındıran Terkos Havzası, İstanbul’un en eski su kaynaklarından biridir. Havza, büyük bölümü İstanbul ili sınırları içinde yer alan Çatalca Yarımadası’nın kuzeyinde yer alır. ÖDA (Önemli Doğa alanı), batıda Kırklareli sınırları içinde Kıyıköy kıyılarına kadar devam eder. Havzayı batıda Istranca Dağları, doğuda ise Terkos Gölü sınırlar. Alanın büyük kısmı ormanlarla kaplıdır.

Habitatlar: ÖDA; barındırdığı ormanlar, fundalıklar, tatlı su ve kumul ekosistemleriyle zengin bitki örtüsüne sahiptir. Orman bitki örtüsünün yaygın olduğu ÖDA, Türkiye’nin tek parça halinde uzanan en büyük baltalık ormanlarına ev sahipliği yapar. Ormanlık alanlar içindeki kurak tepelerde ve güney yamaçlarda fundalıklar bulunur. Gölün kirlenmemiş doğası, havzadaki iyi korunmuş doğal yaşam ortamları nadir bitki türleri içeren son derece zengin bir sulak alan sisteminin ortaya çıkmasına neden olmuştur. ÖDA’nın orta bölgesinde yer alan Danamandıra Gölleri, fundalık ve baltalık orman alanı içinde yer alan nadir asidik sulak alanlardan biridir.

Türler: Alanda yaşayan 17 bitki taksonu ÖDA kriterlerini sağlamaktadır. Bu taksonların büyük bir kısmının nesli küresel ölçekte tehlike altındadır.

ÖDA’da üreyen önemli su kuşlarının başında pasbaş pakta (Aythya nyroca), küçük orman kartalı (Aquila pomarina), küçük balaban (Ixobrychus minutus) ve alaca balıkçıl (Ardeola ralloides) gelmektedir. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında bulunan Sibirya kazı (Branta ruficollis), ak kuyruklu kartal (Haliaeetus albicilla) ve büyük orman kartalı (Aquila clanga) bölgede az sayıda kışlamaktadır. Göl kış aylarında aynı anda 10 binden fazla su kuşu barındırır.

Alandaki önemli memeli türlerinin başında uzunayaklı yarasa (Myotis capaccinii), Akdeniz nalburunluyarasası (Rhinolophus euryale), beyaz kesicidişli körfare (Nannospalax leucodon) ve Avrupa gelengisi (Spermophilus citellus) gelmektedir. Ayrıca Motor Deresi çevresinde susamuru (Lutra lutra) görülmektedir.

Terkos Gölü, amfibiler açısından da önemlidir. Bu türler arasında kırmızılı kurbağa (Bombina bombina) ve pürtüklü semender (Triturus karelini) yer alır.

ÖDA, dar yayılışlı Somatochlora borisi adlı kızböceği türü için küresel ölçekte önem taşır.

Alan Kullanımı: Terkos Gölü, İstanbul’un en önemli içme suyu kaynaklarından biridir. Terkos Havzası’ndaki yerleşimlerin temel ekonomik faaliyetleri tarım, hayvancılık ve ormancılıktır. Gölün batı ve güneydoğusunda yer alan tarıma ayrılmış alanlar daha çok yerleşim birimlerinin etrafında ve az eğimli akarsu vadileri boyunca uzanmaktadır. Özellikle baltalık meşe ağaçlarının yoğun olduğu sahalarda odun kömürü üretimi dikkat çekmektedir. ÖDA, yakın tarihe kadar ulaşımın güç olduğu kuzeybatısı dışında büyük ölçüde baltalık orman olarak kullanılmaktaydı. Karaburun ve Ormanlık plajları yaz aylarında turistler tarafından yoğun olarak ziyaret edilir.

Tehditler: Alanda bilinen en ciddi tehdit, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) Istranca Dağları’ndan su getirmek amacıyla 1990’lı yılların ortalarında başlattığı projedir. Bu kapsamda, Kazandere, Sultanbahçe, Cilingöz, Kuzuludere, Düzdere ve Terkos barajları inşa edilmiş, Büyükkılıçlı ve Yoncalı barajlarının ise master planları tamamlanmıştır. Proje gerek inşaat aşamasında gerekse tamamlanan barajların su rejimini değiştirmesi nedeniyle doğal habitatlar üzerinde büyük bir tahribat meydana getirmiştir. Barajlara erişim amacıyla açılan ve eni 40–100 metre arasında değişen yol, orman alanının büyük bölümüne zarar vermiş, bölgedeki canlıların yaşam alanlarını parçalamış ve ÖDA’nın iç kesimlerine ulaşımı kolaylaştırmıştır.

Barajlardan elde edilen içme suyu önce Terkos Gölü’ne aktarılmakta ve gölün su seviyesinde ve ekolojik yapısında ciddi değişikliklere sebep olmaktadır. Alandaki bir diğer tehdit ise Terkos Gölü yakınlarındaki ikincil konutlardır. Yeni imar taleplerine mevzi imar planları yoluyla çözüm getirmeye çalışılmakta, ancak bu durum plansız yapılaşmayı daha da artırmaktadır. Yasadışı avcılık alandaki diğer bir sorundur.

Koruma Çalışmaları: Alanda bulunan yerel sivil toplum kurumları gölün kirlilikten korunması ve yerleşim taleplerinin önüne geçilmesi amacıyla farklı etkinlikler yürütmektedirler.