Silivri / Kalepark'ta Son Durum

Kalepark altındaki falezlerde üreyen Küçük kerkenezlerin 2013 yılından beri çektiği zulüm, tellerle birlikte sonunda kalkmaya başladı. Silivri/Kalepark'taki tellerin yuva ağızlarına gelen kısmı, belediye ekiplerince kesilmeye başladı. Çalışmanın 2 günden uzun sürmeyeceği, geceleri de çalışmaya devam edileceği ve kuluçkadaki bireylere minimum rahatsızlık verilmeye özen gösterileceği belirtildi.
Şimdilik, bu üreme dönemi kuşların sıkıntı çekmemesi ve yavruların yuvadan uçmakta güçlük yaşamaması için acil bir durum olarak verilen bu karara göre, tellerin yuva ağızlarına denk gelen 5 metreye 1,5 metrelik bir alanı kesilecek. Gelecekte tellerin tümüyle kaldırılması ve bölgenin Küçük Kerkenez Koruma Alanı ilan edilmesi için ise mücadelemiz devam edecek.

Tüm yuva ağızlarının açılmasının tamamlanması ile:
+ Erişkin Küçük kerkenezlerin yuvalarına girmeye çalışırken zarar görme tehlikesi ortadan kalkacak.
+ Yavrulara yiyecek tedariki yetişkinler tarafından daha seri ve kazasız gerçekleştirilebilecek.
+ Uçuş alıştırmaları yapan yavrular, tellerin dışına rahatça çıkabilecekler.
+ Küçük kerkenezlerin yuva etrafında hissettikleri stres hafifleyecek, rahat bir nefes alabilecekler.

Ancak;
Küçük kargaların, kerkenez yuvalarının yakınlarında ayaklarını basabilecekleri yapay bir tünek olarak kullandıkları teller tamamen kalkmadığı sürece, bölgede yıllar boyunca nüfusu ciddi bir şekilde düşmüş bu Küçük kerkenez kolonisinin toparlanması ve tekrar büyümesi çok zor olacaktır. Kargaların tahtlarından indirilmeleri ve bölgedeki doğal dengenin tamamıyla yeniden onarılması için tellerin tamamen kaldırılması, taş düşme riskine karşılık ise bölgenin en azından bir kısmının kamuya kapatılarak doğa koruma alanı ilan edilmesi en iyi çözüm gibi görünüyor.

Silivri / Kalepark'ta Neler Oluyor?

Silivri Kalepark altındaki Küçük kerkenezler (Falco naumanni), falezlere çekilen teller yüzünden yuvalarına rahatça erişemiyorlar. Bu yıl çekilen yeni teller geçen senelerdeki tellere göre çok daha sık burgulu ve tüm sahil boyunca devam ediyor. Yuvalara erişimi neredeyse tamamen kısıtlıyor. Tellere açılan ve 35cm çapında olduğu söylenen delikler sayıca yetersiz ve çoğu yuvalara uzak. Eskiden sadece yürüyüş bölgesinde tel vardı, kumsal kısmında yoktu. Bu yıl bu kısma da tel çekildi ve bu kısımda hiç delik açılmadı. Aynı zamanda bölgedeki Küçük kargalarla (Corvus monedula) sürekli rekabet halinde olan Küçük kerkenezler için dezavantaj yaratıyorlar. Kargalar sayıca daha fazla ve daha iriler. Normal koşullar altında küçük kerkenezler kargalarla beraber falezlerde üremeyi başarabiliyorlardı. Ancak şimdi çekilen teller yüzünden yuva bölgesinde o doğanlara özgü manevra kabiliyetlerini kaybetmelerinden dolayı üstünlüklerini yitirmiş durumdalar. Açılan deliklerin çevresi kargalar tarafından tutuluyor ve kerkenezlerin yuvalara girişleri engelleniyor. Tellerden bir şekilde geçen kerkenezler ise teller ve kayalıklar arasındaki mesafenin darlığından dolayı falezin büyük bir kesiminde rahat hareket edemiyorlar. Deliklerin sadece 400m uzunluğundaki falezin orta kısmındaki 50-100 metresinde açılmalarından dolayı içeri girip de baskı altında kalan kerkenezler, hiç delik olmayan sağ ve sol taraflara gidiyor, sonrasında ise çıkış yolunu bulmakta zorlanıyorlar. Yani girmesi zor, çıkması zor, yuvadan çok bir hapishane gibi... Bu kötü koşullar altında küçük kerkenezler delikleri kullanmak yerine kendilerini tel burgularının arasından içeri atmaya çalışıyorlar ve bu durum tellere takılarak ölme riski doğuruyor. Belgelediğim tellere takılmış Küçük karga, tellerin bölgede üreyen kuşlar için ölüm riski taşıdığının somut bir kanıtı. Şu an bölgede kalan birkaç çift Küçük kerkenez üreme şansı bulsa bile, ileride doğacak yavruları uçuş talimi için alan bulamayacak ve ebeveynlerinin zor ulaşım nedeniyle yeterli besin taşıyamayacak olmasından dolayı yeterli beslenemeyecekler. Endişem, bur durumun yavruların telef olmasıyla sonuçlanması...
Silivri Belediyesine, İBB'ye ve CİMER'e durumu bildiren birer dilekçe gönderdim. Silivri Belediyesi projenin İBB'nin yetki alanına girdiğini söyleyerek tablodan çıktı. Biri gitti, ikisi kaldı. Şimdi İBB ve CİMER'den geri bildirim bekliyorum...
 

Gala Gölü

Trakya karşılaştığı çevre sorunlarına rağmen doğa koruma alanları ve milli parklar açısından zenginlik gösterir. Birbirine birkaç saat mesafede, biri tarihi milli park olmak üzere üç adet milli parkı bünyesinde barındırır. Çanakkale sınırları içinde bulunan Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı, Kırklareli sınırları içerisinde bulunan İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı ve Edirne sınırları içerisinde bulunan Gala Gölü Milli Parkı.

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü koruması altında olan ve Türkiye’nin 36. Milli Parkı olarak ilan edilen kuşların en güzel yuvası Gala Gölü Milli Parkı…

Meriç Deltası sulak alanı içerisinde bulunan Gala Gölü Milli Parkı, sulak alan (Büyük Gala Gölü, Küçük Gala Gölü, Pamuklu Göl) ve ormanlık alan (Hisarlı Dağı ve etekleri) olmak üzere toplam 6.087 hektar yüzölçümüne sahiptir. Türkiye’nin önemli doğa alanları, önemli kuş alanları ve önemli bitki alanları listelerinde bulunan ve Ramsar Kriterlerine sahip bir sulak alan özelliğindedir.

Gala Gölü Milli Parkı, Trakya’da, Edirne’nin Enez ve İpsala ilçe sınırlarında kalan, içerisinde sulak alan, göl ve orman ekosistemleri ile bu ekosistemi barınma amaçlı kullanan canlı türlerini barındıran 6.087 hektara yayılan özel bir doğal alandır. Gala Gölü Milli Parkı Edirne’nin Enez ilçesine 10, İpsala ilçesine ise 22 kilometre mesafede bulunmaktadır. 1991 yılında Pamuklu ve Küçük Gala göllerini kapsayan 2369 hektarlık alan Tabiat Koruma Alanı olarak ilan edilmiştir. 2005 yılında ise Milli Parklar Kanunu’nun ilgili maddeleri hükmünce sınırları genişletilmiş ve 6087 hektara çıkartılmış olan Tabiat Koruma Alanı’nın statüsü Milli Park olarak değiştirilmiştir.

Gala Gölü Milli Parkı, 511 bitki ve 517 hayvan türü olmak üzere toplam 1028 canlı türüne ev sahipliği yapar. Milli Park, sulak alanların çok bulunması nedeniyle kuş göç yolları olarak büyük bir öneme sahiptir.

Gala Gölü Milli Parkı sahasında Ak Kuyruklu Kartal, Kızıl Şahin, Küçük Kerkenez, Küçük Karabatak, Tepeli Pelikan, Çeltikçi gibi nesli son derece azalmış türler ile Kaşık Gaga, Angıt, Yeşil Baş Ördek, Kuğu, Sakarmeke, Gri Balıkçıl, Büyük Beyaz Balıkçıl, Küçük Beyaz Balıkçıl, Cılıbıt, Saz Delicesi, Kaşıkcı, Kılıç Gaga, Kara Batak türleri olmak üzere 130 adet kuş türü bulunmaktadır. Gala Gölü’nün hemen batısında, Vakıflar Genel Müdürlüğü himayesinde bulunan ve Meriç Nehri kıyısındaki yaz ve kış seddeleri arasındaki sulak alanda ise Yeşilbaş Ördek popülasyonu öne çıkmaktadır.

Gölde yaşayan balıklar ise kambur sazan, turna, tatlı su levreği, kızıl göz, kızıl kanat, yılan balığı ve delice türleridir. Gala gölü etrafında balıkların ve kuşların yaşaması için elverişli geniş sazlıklar bulunmaktadır fakat zamanla gölün çeşitli atıklarla kirlenmesi nedeni ile göldeki kuş ve balık türleri giderek azalmaktadır. Gölün çevresinde ise tarım ve hayvancılık yaygın olup hayvanları otlatacak geniş yeşil alanlar bulunmaktadır. İlkbahar mevsiminde kuş çeşitliliği, göçmen kuşlarında gelmesi ile artmaktadır ve Gala Gölü en güzel görüntüsüne bu mevsimde bürünmektedir.

Gala Gölü Milli Parkı flora bakımından da zenginlik gösterir. Göl ve çevresinde, nilüfer, su sümbülü, hasır sazı, kamış ve ipliksi yeşil alglere rastlanmaktadır.

Trakya’da bulunan Türkiye’nin 36. Milli parkı olarak ilan edilen kuşların en güzel yuvası Gala Gölü Milli Parkı muhteşem doğası ile ziyaretçilerini büyülüyor. Gala Gölü Milli Parkı son yıllarda doğa yürüyüşü yapan gruplarının, kuş gözlemcilerinin ve doğa fotoğrafçılarının büyük ilgisini çekmektedir. Hisar Dağı’ndan Gala Gölü Milli Parkı’nın, ona eşlik eden Meriç Nehri’nin ve bu panoramayı tamamlayan Enez yönüne doğru Saros Körfezi kıyılarının seyri doyumsuzdur.